Kasım Ayı 2024 Fon Bülteni
Tacirler Portföy Tecrübesi
Yatırım Felsefemiz
Tacirler Portföy’ün ortalama 20 yıl tecrübeli yatırım ekibi, periodik yatırım komitesi toplantılarında yurtiçi ve yurtdışı gelişmeleri, bu gelişmelere bağlı beklentilerin etkileşimlerini inceleyip, birlikte karar alıp, aldığı kararları yönettiği yatırım fonları ve özel portföylere uygulamaktadır. Bu kararların ve uygulamaların uygunluğu uyum departmanınca kontrol edilir, portföylerde gerekli düzeltmeler yapılır.
Tacirler Portföy riske göre düzenlenmiş getirisi yüksek ve etkin portföy yönetimi hizmeti vermeyi hedeflemektedir. Bu hedefini gerçekleştirirken müşterileriyle uzun vadeli, güvene dayalı ilişkiyi ön planda tutmaktadır ve müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun çözümleri sunmayı amaçlamaktadır.
Yönetilen Varlık Büyüklüğü (MİO TL)
Kaynak: www.spk.gov.tr
(Eylül 2024 Verisi)
Makro Ekonomik Gelişmeler ve Beklentiler
Dünyada piyasaları Ekim ayında yaklaşan ABD’deki başkanlık seçimlerini, yine ABD’de güçlü gelmeye devam eden ekonomik verileri ve 3. çeyrek finansal sonuçlarını, Avrupa’da devam eden ECB faiz indirimlerini, Çin’in mali destek paketini ve Ortadoğu’da artan jeopolitik riskleri fiyatladı. Ayın sonlarına doğru seçim anket ve bahislerinde ibrenin Donald Trump’a kaymasıyla hali hazırda yüksek seviyelere ulaşmış kamu borçluluğun (borç/GSMH: %120) hızlanarak süreceği ve ABD gümrük tarifelerinin başta Çin’e karşı ciddi oranlarda yükseltileceği riski arttı ve uzun vadeli enflasyon beklentileri yukarı taşındı. İstihdam rakamlarının da FED’in Eylül ayındaki 50 baz puanlık indirimini sorgulatacak kadar güçlü gelmesiyle (Tarım dışı istihdam: 222k) birlikte Eylül ayında %3.60’lara kadar gerileyen ABD 10 yıllık faizi %4.30’lara tırmandı. ABD doları endeksi DXY Eylül ayı sonundaki 100.6 seviyesinden %3.5 artarak 104.1’e ulaşarak gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) portföy akımı beklentilerini zayıflattı.ABD dolarının güçlenmesine ekonomisi cansız seyreden Avrupa’nın faiz indirimine devam etmesi de katkıda bulundu (Eylül: %3.65, Ekim: %3.40). Ekim ayında S&P500 şirketlerinin %55'i 3. çeyrek kazançlarını açıkladı: %75'i kar tahminlerini %8 oranında aştı. Ancak bunda daha önce aşağıya çekilen kar beklentilerinin etkisi oldu ve endekslerde ağırlığı olan bazı şirketlerin hisselerinde kar realizasyonuna gidildi. GOÜ tarafında Çin hükümetinden beklenen mali destek beklentileri karşılamakta yetersiz kaldı ve hayal kırıklığı yarattı.
Jeopolitik riskler ise farklı bir boyuta evrildi. İsrail Filistin gerilimi Lübnan’a sıçradı, İran İsrail’e doğrudan füze saldırısında bulundu ve buna İsrail’in hangi ölçekte karşılık vereceği hisse, altın ve petrol fiyatlarını etkiledi. Yüksek faiz ortamı aleyhine bir faktör olmasına rağmen, altın Ekim ayında %4 değerlendi. Bunda başta ABD olmak üzere hükümetlerin aşırı borçluluğunun daha fazla sorgulanır olması da etkili oldu. Brent ham petrolü ise Ekim ayında gördüğü varil başına 66 dolardan ay sonunda hızlıca 72 seviyelerine tırmandı. Yukarıda bahsedilen gelişmeler sonucunda hisse senedi piyasaları tüm dünyada genele yayılmış bir zayıflık kaydetti. GÜ hisseleri USD bazında %2.3, GOÜ ise %4.4 düştü. Türk hisselerindeki düşüş %8.4 ile daha belirgin oldu.
Türkiye Ekim ayında ekonomide yeniden dengelenme sürecini devam ettirdi.Enflasyonu düşürmeye yönelik sıkılaştırıcı para politikası manşet enflasyondaki katılık (Eylül ayı %3) sebebiyle devam etti ve TCMB, reel sektörün artan memnuniyetsizliğine rağmen, politika faizini %50’de sabit tuttu. Bu politikanın bir sonucu olarak ekonomik aktivite nispeten zayıf seyretti.Eylül’de 44.3 olan manşet PMI, Ekim’de 45.8’e yükselmekle birlikte eşik değer 50.0’nin altında kalarak faaliyet koşullarında bozulma sinyali vermeye devam etti. Bireysel ve ticari kredi büyümeleri son bir ayda yıllıklandırılmış %28’e geriledi. 2024 yılı GSMH büyüme beklentileri aşağı yönlü revize edilerek Eylül ayındaki %3.2’den %3.1’e geriledi. Öte yandan cari dengede olumlu performans devam etti. Ödemeler dengesi, Ağustos'ta aylık bazda 4.3 milyar dolar fazla verdi. Yıllık cari açık Temmuz'daki 15.1 milyar dolar seviyesinden, Ağustos'ta 11.3 milyar dolara geriledi. Yüksek TL faizleri dövizden TL’ye geçişi hızlandırdı ve TCMB brüt rezervleri 160 milyar dolara ulaştı. Swap işlemleri harici net rezervler ise 40 milyar dolara ulaşarak Türk lirasındaki kırılganlığı son yılların en düşük seviyesine çekti. TL Ekim ayında ABD dolarına karşı sabit kalarak reel anlamda değerlenmeye devam etti. Akabinde uluslararası derecelendirme kuruluşlarından S&P de ülkenin döviz cinsinden notunu artırarak Moody’s ve Fitch’in seviyesine çekti.
Borsada işlem gören şirketlerin açıkladığı 3. çeyrek finansal sonuçları da bu yavaşlamayı teyit eder nitelikte oldu. İhracatımızda büyük paya sahip olan Avrupa’daki yavaşlık ve Türk lirasının reel anlamda değerlenmesi şirketlerin iç pazardaki sıkıntılarını aşmasına engel oldu. Geçtiğimiz yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında satışlarını reel anlamda artırabilen şirket sayısı yok denecek kadar azaldı. Öte yandan artan işçilik ve finansman maliyetleri karlılıkları olumsuz etkiledi.Bu durum yüksek Eylül enflasyonunun TCMB’yi faiz indirimini ötelemeye mecbur kılacağına dair beklentiyle birleşince yatırımcılar hisse senedi pozisyonlarını azalttı. Hem yabancı yatırımcılar ve hem de kurumsal yerli yatırımcılar Ekim ayında satış tarafında oldu. Enflasyonda süren katılık Eylül ayında Türk Lirası cinsinden orta ve uzun vadeli tahvilleri olumsuz etkiledi. 10 yıllık tahvillerde faiz %30’un üzerine, 2 yıllık tahvillerde ise %40’ın üzerine çıkarak yatırımcısına zarar ettirdi. Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsinden borçlanma senedi faizi döviz rezervlerinin rekor kırmasına rağmen CDS seviyelerinin 270 seviyesinde katılık göstermesi ve ABD 10 yıllık faizlerinin 60 baz puan artması sonucunda %7.15 seviyesine çıkarak sermaye zararı yazdı.